Anlayış Bakımından Bayanların Kötü Olması
İlk önce cinsel kimlik olarak tanımlanan kadınlığa filozof Simone de Beauvoir “Kadın doğulmaz kadın olunur” sözü ile toplumsal bir kimlik yükleyerek konunun başka açıdan ele alınmasına neden olmuştur. İki ayrı görüş arasında gelgitler yaşansa da kadınlık hemen hemen her kültürde pasifize edilen bir tabakaya işaret eder. Avcı toplayıcı çağlardan kalma erkeğin fiziksel güç üstünlüğü modern toplumlarda yerini statü olarak göstererek kadınlığın ikinci konuma indirgenmesine neden olmaktadır.
Kadının Toplumsal Rolü
Kadınlar erkeğe biat ettiği sürece sırtına yüklenen rolü iyi bir şekilde yerine getirmiş olduğu kabul edilir. Bazı kültürlerde ise doğa ile özdeşleştirilen kadınlık doğanın doğurgan yanını temsil ettiği gibi öngörülemez ve yıkıcı olan kötü kısmıyla da benzerlik göstermektedir. Bu sebep ile anlayış kavramı ile kadınlığın aynı kefeye konulamayacağı da bu görüş ekseninde kendine yer bulmaktadır.
Kadınlık ve Erkeklik
Erkeklerle arasındaki farkın sadece fiziksel özelliklerle açıklanamayacağı bir grubu ruhsal ve duygusal boyutta ele alan birçok bilimsel araştırmanın gösterdiklerinden yola çıkarak daha derin bir yapının varlığından söz edilebilir. Beyninin ağırlıklı olarak sağ bölgesini kullanan kadınlar için pratik zekanın yerini detaylar aldığı görülecektir. Bu sebeple analiz yetenekleri erkeklere göre daha gelişmiş kadınlar sözlerin ardından yatan gerçekleri görme konusunda daha başarılıdır. Somut kavramlar ile ilgili nokta atışı yapabilen ve sözcüklerin yalın halleriyle iyi geçinen erkekler için bu durum oldukça zorlayıcı hale gelecektir.
Bu sebep ile karmaşık sinyalleri okumakta zorlanan erkekler kadınların ne demek istediklerini ve iç dünyalarında olan bitenleri anlama konusunda genelde sınıfta kalırlar. Aynı zamanda kadınlara da görünene değil görünmeyene, somut kavramlardan ziyade soyut kavramlara daha hakim oldukları için erkeklerin penceresini dar ve sığ olarak görünmektedir. İnsanlığın doğuşundan günümüze kadar süren ve sürecek olan bu iki grup arasındaki çatışma ve fark aslında birbirini tamamlayan iki ayrı parçadan bir bütün oluşturduğu için gereksiz değil anlamlıdır. Kadınlık doğa ile özdeşleştiren kültürlerin de kabul ettiği gibi doğum, bakım, büyütme ve yetiştirme faaliyetlerini hem gerçek hem de metafor anlamda yerine getirerek asıl üstüne düşeni bu şekilde yerine getirmektedirler.
2186 total views, 5 today